28 Ağustos 2014

Ses Kayıtları Ortaya Çıktı !

Mahmud, yeni başladığı All-New X-Men dergisi vesilesiyle sidebar podcastine bir röportaj verdi. "Alın" dedi "bunu kadirşinas çizgiroman camiasına dağıtın."
neyse uzun lafın kısası ilgili söyleşi mp3 kayıt bağlantısı burada.


Gecikmeli bir podcast haberi de meçhul yazar-çizer Suat Efe Us tarafından geliyor. Leziz fantastik ve bilimkurgu sitesi Hitit Güneşi'nin podcast sayfasında Suat arz-ı endam edip çizgiroman dünyasına ışık tutup, yorumcu kimliğiyle göz doldurmuş.
bağlantı burada.
bir de mp3 için direkt bağlantı vermeye çalışayım bakiim ahaa !!


24 Ağustos 2014

Mahmud X-Men Evrenini Fethediyor

Yanda görüldüğü üzere Mahmud Wolverine And The X-men'de halen esiyor ve gürlüyor. Bunu yaparken 12. sayı kapağıyla X-men tarihçesinin bir İnferno, bir Dark Saga zamanlarındaki tedirgin ve güvenilmez ikon imgelerinden biri de yaratıyor. ( bkz. sola, teşekkürler)

Bu da yetmezmiş gibi geçenlerde Marvel Comics, Mahmud'un All New X-Men serisinin 32.sayı ile serinin çizeri olacağını duyurdu. (bağlantı burada ) (Mahmud'un yaptığı sayfalardan biri de aşağıda)
Yazarı ise Marvel'in belki en büyük isimlerinden, en etkili yazarlarından biri Brian Michael Bendis ! Dergi 10 eylülde rafta olacak.

ov yeee...


Çocuklar Yeniden Oyun Parkında


22 Temmuz 2014

Yıldıray IRON-MAN Çiziyor

Marvel'in baş karakterlerinden Iron Man'ın yeni başlangıcında çizer olarak Yıldıray Çınar'ın olduğu bugün anons edildi. Yeni serinin adı Superior Iron Man. Yazar Tom Taylor.

Daha da güzeli Yıldıray bu seride kendi çinisini kendi atacak. Yani daha organik sayfalara hazır olmak lazım.

Hemen ilk trade tamamlansın, Türkiye'de de yayımlansın diye heyecan yapıyor insan.

Comicbookresources.com
geekstra.com

Karanlık Yıldız

Ekranda yardım simgesine dokunduğumda yardımın geleceğine dair hiç umudum yoktu. Pırılkız tüm o olaylardan, o çılgın uzaylıların bizi kaçırmasından, onlarla yapılan savaştan sonra çok değişmişti.

Kızlar, Valinin Pırılkız'ın babasını öldürdüğünü söylüyorlar. Hem de kızcağızın gözleri önünde, inanılır gibi değil. Bu elbette herkesin moralini bozar. ama yine de ne bileyim, şehrin maskotunun daha... nasıl denir?... neşeli olmasını bekliyor insan. Çocukluğumda eski maskot Bayan Mucize'nin bizi Çocukevinde ziyaret ettiğini hatırlıyorum. Kulaklarda çınlayan kahkahası hala aklımda. Gerçi aynı kahkahayı duyunca gözyaşlarına boğulan çocuklar da vardı. Ama bana hep sevimli ve neşeli gelmişti o kadın. Şimdi düşününce belki fazla neşeli. Oğlan çocuklarını mıncıkladıktan sonra bana dönüp, göz kırpmış ve sanki ikimiz arasında özel bir sır varmış gibi "Oyuncaklarımıza iyi bakmamız lazım, diil mi?" demişti.

Balkon kapısı tıklandığında irkildim. Hiç umudum olmamasına rağmen yardım, o güzelim kızıl saçlarıyla karbon-camın ardından bana bakıyordu. Işık şehrinin  bildim bileli olan teklifsizliğini kökten sarsan savaş, yardım taleplerine bir savaş hazırlığı tedirginliğiyle yaklaşmasına sebep olmuştu. Bu hepimiz için geçerli,  uzaylılardan önce hiç düşünmediğimiz tehlikelere karşı hepimiz uyanık olmaya başlamıştık. Gökyüzüne şimdiye kadar böylesine şüpheyle bakmamıştık.

"Hoşgeldin Pırılkız, gel içeri!"

"evet, sorun ne?" 

"ben... ben sadece biriyle konuşmak istedim."
"sen... bir şeyler içmek ister misin?"

Konuşma ilerledikçe bunun kötü bir fikir olduğu düşüncesi daha netleşiyordu. Tabi Pırılkız'ın bıkkın ve hatta sinirli yüz ifadesinin de buna katkısı yadsınamazdı.

"Üzgünüm" dedi sırtını dönerek "Artık sosyal işler yapmıyorum." Tam uçacağı zaman ağzımdan "Niye üzgünsün?" sorusu kaçtı. Balkon kapısının önündeki kadın bir an heykel gibi kaldı. Önünden gelen sarı güneş ışığının önünde hüzünlü bir maviydi. "Neden böyle dedin?" Geri dönmemişti.
"Bilmiyorum... Bakışların sert. Hep havada asılı duruyorsun... bir.. bir tür yıldız gibi. Bak, ben de sevdiklerimi kaybettim, seni anlıyorum."

Bu sefer gerçekten öfkeli bir bakış yerleşmiş güzel yüzüyle geri döndü. "Neyi anlıyorsun?" dedi. Bir sorgu yargıcı gibi dik ve soğuktu.Çoktan pişman olmuştum. Kızlara anlatacak bir hikaye mi arıyordum? Şu anda sadece yalnızlığımı ve huzurumu geri istiyordum. "Bak... seni kızdırmak istemiyorum... sadece.. uzaylıların saldırısında ben de kocamı kaybettim. Ve sen olmasaydın ben de hayatta olmayacaktım. ve..ve bence müthiş bir iş çıkarttın. Kendinden hoşnut olmanı isterdim."

"Kocan nasıl biriydi?"

"Hiç fena bir adam değildi. Yani herkes kadar iyiydin demek istiyorum. Uyumak ve sanal dünyada zaman öldürmek dışında kalan süre pek azdı ama ben onun kötü biri olduğunu düşünmüyorum."

"Yani esasında onu tanımıyorsun." yine o soğuk sorgu sesi.

"şey... Böyle söyleyince..evet... ama yine de Aile Departmanının hep dediği gibi Yalnızlıktan Daha İyi!

"Tanımadığın birini evinde tutmak mı?"

Konu niye ben olmuştum birden? "Ben sadece... babanı duydum ve kaybını anladığımı söylemek istemiştim."

Yüzünde bir ilgi ışığı dolaştı. "Ben de babamı tanımıyordum."

"Ama yine de kayıp kayıptır değil mi? Var olduğunu bilmediğin bir boşluk yaratır içinde. Dediğin gibi belki Seth'i, kocamın ismi bu, tanımıyordum ama yokluğu bir boşluk yarattı içimde. Demek ki bir alan işgal ediyormuş hayatımda. Ve ben de kızlar grubuna katıldım."
"Neşeli Kızlar Grubu"

"Uzaylılardan sonra kocalarını, çocuklarını yada tüm tanıdıklarını kaybetmiş kadınlardan oluşuyor.  Haftada bir kez toplanıp sohbet ediyoruz. Kayıplarımızı sayıp döküp, onlar hakkında komik anılarımızı anlatıyoruz. "

Elini kaldırarak susturdu beni. Gözlerini yere indirmiş, uyuklar gibiydi. Rüzgar sanki soğuk bir geceyi taşır gibi güneşi sönükleştirdi. Balkonumda dalgalanan pelerini ve saçları olmasa gökyüzüyle  grileşen şehrin bir parçası , bir heykel olduğunu sanırdınız.

Sonra gözlerini yerden kaldırdı. Hiç kimsede görmediğim bir şey vardı içlerinde. Bir ateş! Dizlerimin bağı çözüldü. Hiç bu kadar korkmamıştım. Uzaylılarla bile. Sanki bakışları beni duvara sıkıştırmış gibi nefesimi boşalttım istemsizce. "ahhh" sesi çıktı ağızımdan. Onu sakinleştiren bir parolaymış gibi yüzünü gevşetti bu ses.

Yavaşça havalandı. Yüksekten sert ve net bir sesle "Beni yalnız bıraktılar" dedi "Sen hep yalnızdın"

Saçmalıyor! Bana tepeden bakarak saçmalıyordu. Oysa ben neşelenmesini istemiştim sadece.

"Anlatsan anlarım!" diye bağırdım ardından. Batan güneşin kızıllığında bir noktaydı. Bir nokta. Pırltılı Işık Şehrinin karanlık, küçük  yıldızı.

İçeri girdim. Henri (servis robotum) birazdan sakinleştirici içkimi getirecekti bana. Normalden iki katı fazla içecektim.

Sanki şehirde haberimizin olmadığı, için için yanan bir yer varmış ve bu ateş uykumda bana ulaşacakmış gibi bir sıkıntı vardı içimde.

2 Nisan 2014

Yıldıray Gölge'de

Müthiş internet fanzini Gölge'nin bu ay çıkan 79. sayısının kapağı Yıldıray'ın ellerine teslim .

Buralardan dergiye ulaşabilirsiniz:
ana sayfa için ; Golge
PDF olarak indirmek için ; indir
çevrimiçi okumak için; issuu

21 Mart 2014

Mahmud He..hnffpp..Hauptbahnhof...Almanya'da işte

Mahmud Almanya seferine devam ederken bu fotoğrafı paylaştı. Çok hoş bir fotoğraf doğrusu. Burada da dursun. sağlam çizer Yanick Paquette ile alaman treninde. 

10 Şubat 2014

Suat Efe Art-Gözlüğü'nde

Suat Efe Us, sanat ve kültür güncesi Art-Gözlüğü sitesinde Başak Acar'ın gerçekleştirdiği uzun bir söyleşiye konuk oldu.
Çizgiroman, resim , genel olarak güzel sanatlar hakkında fikirlerini bu söyleşide anlatan Suat,  en akılda kalan işlerinden Laz uşağı Balyoz'un hikayesinden de bahsediyor. Halen yaptığı desen eğitmenliği yaşantısı ve desen sevdası da söyleşide dile getiriliyor.

Söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz.

1 Şubat 2014

Mahmud Almanya'da, Dip AltEvren'de

Daha yeni Marvel ile kontrat yaptığı açıklanan Mahmud, şu günlerde  çizmekte olduğu Wolverine and The X-Men serisi ile Marvel'in en dikkat çeken çizerlerinden biri olarak zirveye oynuyor.
Mahmud gelecek ay  çeşitli imza etkinliklerine katılmak üzere bir Almanya turnesi yapacak. Program aşağıda.

Leipzig
Comic Combo
Hannover

Hannover
Comix Hannover
19 Mart, 16:00 - 18:30

Bochum
Mr.C Comics
20 Mart, 16:00 - 18:30

Bonn
Bonner Comic Laden
21 Mart, 15:00 - 17:30

Esslingen
Esslingen Sammlerecke
22 Mart, 12:00 - 14:30


Öte yandan kayıp kitabımız DİP hakkında AltEvren Gurme'de bir yorum yazısı yayımlandı. Bağlantı burada.

25 Ocak 2014

Yıldıray Supergirl'de, Mahmud Marvel'de

Yıldıray, DC Comics'in yeni Supergirl serisinde 26. sayı ile başladığı macerasına bu ay çıkan 27. sayı ile devam ediyor. Aksiyon aksiyon aksiyon. Müthiş hareketli bir hikaye.
Mahmud'un Marvel ile sözleşme imzaladığı ilan edildi (oleyyy!) ve Hulk'tan sonra bir başka önemli seri olan Wolverine & The X-Men çizerliğine başladı. Yazar Jason Latour. Hulk ve Supergirl kapaklarındaki nefis grafik hissiyat piyasada dikkat çekiyor.
Tembellik sebebiyle yayınlanmayan Oyunparkının bir bantı ise aşağıda. Hadi bakalım :)

30 Ekim 2013

Mahmud Marsilya'da

Mahmud 16 Kasım 2013'de Güney Fransa'da Aix en Provence' da imza veriyor olacak. (Orası neresi diyenler için aşağıdaki haritada konum işaretlendi.) Güzelde bir afiş hazırlanmış.

27 Eylül 2013

Haberler

Mahmud HULK'ta

DC'de Supergirl'u yeniden tanımlayan Mahmud, Marvel'i de fethedmeye hazırlanıyor. Hatta çoktan başladı bile. Bu yıl içinde prestijli yazarlardan Brain Wood (DMZ) ile Ultimate Comics X-Men'de fenomen karakterlere can veren Mahmud, Aralık başı çıkacak Hulk yıllığının çizerliği ile efsane yazarlardan Mark Waid'in de gözüne girmiş gibi görünüyor. Röportajlarında Mahmud'un yeteneklerini öven Waid tek başına değil.
Yanda Mahmud'un çizdiği Indestructible Hulk sayı 17 kapağını görüyorsunuz.
Sloganımız neymiş; Sadece güzel kadın değil, güzel tasarım da Mahmud'dan sorulur.


Yıldıray Supergirl'de

DC'de ise Yıldıray yeni Lobo'nun arzı endam edeceği Supergirl hikayesinin çizerliği görevini aldı. Yeni bir yıldız yazar olan Tony Bedard'ın kaleminden çıkan macera tüm DC evreninin en acımasız uzaylısı dolayısıyla tüm okurları heyecanlandıracak gibi görünüyor.
Hikaye başlangıcı Supergirl sayı 26 da.







Çapa Öncesi Facebook'ta

Sanatta hiçbirşey evrenin oluşumu gibi büyük bir patlama ile oluşmaz, yavaş yavaş, emek harcayarak yaratılır. Çapa üyeleri, Çapa öncesi neler yapmış diye merak ederseniz Çapa Facebook sayfamızda 1997 öncesi bölümünde 1990'ların başına uzanan üretimlerimizi görme şansı bulacaksınız. Tanıdık karakterler, hikayeler, Çapa öncesine bir çizgiroman arkeolojisi hissi yaratacak.


23 Eylül 2013

Dip: Dağıtım Güncelleme

internet satış mağazaları güncelleme:
İMGE
KİTAPYURDU
KÜLTÜRPEREST

Kitapçı raflarında:
Büyülü Dükkan, Kadıköy
Arkabahçe Çizgiroman, Beşiktaş
Dost, İnkilap ve İmge kitapevleri

11 Eylül 2013

DİP Büyülü Dükkan'da

Ağır dağıtımlı kitap DİP Kadıköyün mümtaz çizgiroman dükkanı Büyülü Dükkan'a ulaştı.
ilgili bağlantı
ve adres:
Caferağa mah.
Neşet Ömer sokak
no:3/C Kadıköy
İstanbul
tel:0216 345 14 06

8 Eylül 2013

İki Kalbin Hikayesi

Çocuk yumuşacık yatağında uyuyordu. Terry ileride bütün bu yaşananları hatırlayıp hatırlamayacağını düşündü. Küçükken yaşadıklarını ve nereden geldiğini hatırlamazsa büyük bir kayıp olacağını hissediyordu. Buradakilere dehşet veren varoluşları onlar için zamanında ne sıradandı. Ve şimdi uyuyan çocuğun o  karanlık diyarı,  tüm o yokluğu, belirsizliği, açlığı, o müthiş savaşı, tüm bunları unutacak olması bir kayıptı. Eksik bir temel taşı gibi.  “Her çocuk bir projedir” dedi kendi kendine “ve inşaa edilir” bu sözcük yani “proje” her seferinde olduğu gibi aklını kirli sakallı, uzun kara saçları dağınık o adama sürükledi. “proje “sözüyle alay ederdi. İnançsızlığı geleceğe yönelik planlar yapmanın yararsızlığına evrilmiş, plan yapmak sanki önünde uzanan uzay-zamanda açık bir yara yaratmak gibi gelmişti ona. Ve gelecek tuzlu bir şeydi, açık yaraları gördüğünde üzerine basmaktan geri durmazdı. Tüm bunlar, umutlardan uzak durarak kendini korumaya çalışan yetişkin bir çocuk olduğunu düşündürüyordu. Çok yalan duymuş, artık  geleceğe dair yeminler duymak istemeyen, ve kelimelerin teminatlarına kulaklarını tıkayan bir çocuk.
O adam-çocuğun geçmişteki bir deneyiminde takılı kalmasının yanlış olduğunu bilirken, içeride uyuyan çocuğun geçmişini unutacak olması neden bu kadar rahatsız ediyordu onu? Çocuk artık bulunduğu bu cennette büyüyecekti ve aşağıda her ne kadar sıcak, güvende ve sevilerek büyütülmüş olsa da o karanlık ülkeyi unutması en doğalıydı.
Hem burada doğan çocuklara asla benzemeyecekti. O adamın kederli gözlerinden bir bakış ödünç almıştı sanki. Diğer çocuklarla beraber oyun oynarken onları izliyor ve artık bu sağlıklı, tombul çocuklar arasında ayırd edilemez olmasını umarken, küçük kızı kara düz saçları ve şaşıran gözleri ile oyunu bir tür umarsız kaosa ve gereksiz tahribata dönüştüren arkadaşlarına bakarken yakalıyordu. Diğerleri oyun saatinin sonunda sanal gerçekliğe bağlanıp başka türlü bir dünyada kimbilir ne tür vahşi oyunlar oynamaya devam edeceklerdi.  Sanki herkes, bu cennette bile herkes, bir başka aleme ihtiyaç duyuyordu. Oysa aşağıdan gelenlerin bu dünyada çok revaçta olan sanal gerçekliğe hiç bağlanmadıkları dikkatini çekiyordu. Onların öte dünyası başka bir yerdi çünkü. Buradaki çocuklar mekanik mucizelerle ideal sıcaklıkta, ideal protein dietleri ve mutlak bir güvenlik içinde yetiştiriliyordu. Evebeynleri ile isteklerinin karşılanması arasında bir bağ asla kurulmuyordu. Onlara şehir bakıyordu.  Şehir kendi çocuk çiftliğini kurmuştu sanki. Şehrin küçük yan projesi diye mırıldandı. Bu sefer  kelime başka bir anlam taşıyordu sanki. Hep aklında kırık bir gülümseme yaratan kelime, şimdi aynı harflerle yazılan başka bir kelimeydi. Aynı taşlarla inşaa edilen birbirinin aynısı iki bina. Yenisinin içinde yaşayan şey varlığı ile kış gibiydi. Terry, sıcak tonlarla aydınlatılan odanın mükemmel ısı ve nem dengesine rağmen titredi.   
Terry inançlı biriydi. Geleceğini inşa etmeye inanırdı, aynı bir çocuk gibi. Kendisinin gördüğü ve anladığı çoğu şeyi diğerlerinin görmediğini, alışkanlığın doğası içinde kabul ettiklerini biliyordu. Şekilleri görüyor ve bunların isimlerini biliyorlarsa gerisini umursamıyorlardı. İnce boynunun üzerinde alev gibi dalgalanan  saçları ile bu genç kadın ise şekiller arasında görünmez bağlar kuruyor, olaylar arasında ince sebep sonuç ipleri arıyordu. Gördüğü şeyler sonunda bir fikir oluşturuyor ve buna mutlak bir inançla bağlı kalıyordu. Savaştan önce aşağıda yaşananlar da bu yüzdendi.  Ve daha aşağıda yaşananlar. Şimdi bunu düşününce, herkesin iki dünyası varken benim üç var diye düşündü. Bu yararsız gözlemi aklından silindi gitti sonra.
Tekrar çocuğa çevirdi zihin akışını. Bir sonuca ulaşıp rahatlayamayacağını biliyordu ama kendine engel olması mümkün değildi. Bilinmez bir şeydi çocuk. Sabahları gülümsüyerek uyanıyordu ve Pırılkızı kendisini ve köpeği gezdirmesi için ikna etmesi on dakika sürüyordu. İnleyen beyaz tiftik tüylü bir köpek ve alt dudağını sarkıtan bir kız çocuğu kadar ikna edici hiçbirşey olamazdı. Pırılkız’la Boncuk'un eski düşmanlıkları unutulmuştu. Günün ilk keşfine beraber uçuyorlardı.
Terasa çıktı. Gece mucizesini konuşturuyordu yine. Lacivert bir kadifeye yayılı o elmaslar parıldıyordu yukarıda ve şehir onun devamı gibi kendi ziynetlerini sergiliyordu  gösteriş içinde. Hava bir bahar gecesinin diri ve serin havasıydı.  Uyumam lazım diye düşündü genç kadın, şu kafamı durdurabilirsem uyuyacağım da. Uyku hala çok uzaktaydı.
Terasın köşesinde aşağıya bakan küçük çocuğu gördüğünde dondu kaldı.
Aicha?”
“ne oldu tatlım, sen uyumuyor muydun?”
Bakışlarını aşağıdan çevirmeden “rüya gördüm” dedi Aicha. Tombul kırmızı yanaklarında gece karanlığında bile belli olan parıltılı bir iz vardı. “tatlımm kötü rüya mı gördün?” diyerek yanında dizlerinin üzerine çöktü Terry.
“yoo, kötü diil.” dedi kız.
Yüzünde yine o derin ve insana ağlama isteği veren gülümseme ile kadına baktı çocuk. “Onları gördüm, beraber mantar toplamaya çıkmışız. Ama şarkı da söylüyoruz. Teneke beni sırtında taşırken, Adem, KY ile sepeti taşıyanın arada toplanan mantarları yemesinin normal olduğu konusunda kavga ediyor.”
Kız ve kadın beraber gülümsüyorlar şimdi.
Başı öne düştü küçük kızın. “özlüyorum” dedi hıçkırarak.
“biliyorum tatlım” dedi Terry, sıkıca sarılıp küçük kıza ”biliyorum

Terry’nin zihninde Şehrin bu çocuğu fethedemeyeceğini bilgisi  bir yangın gibi parladı tam o anda.  Makineler ve refah çürütemeyeceği bir şeyle karşı karşıyaydı bu sefer. “Kalbini ortadan kırıp iki dünyaya vermiş bir minik kız” diye düşündü  “bambaşka bir güç taşıyor içinde.

Yıldızlar dalgalandı. Işık şehrinde gece vakti.