Paul Levitz (DC tarihçisi, yazarı ve eski yayıncısı) tarafından yazılıp Yıldıray tarafından çizilen Earth 2 sayı15 / Desaad #1 çıktı.
DCde bu ay "kötü adam" ayı ilan edildiği için çoğu dergi kötü adamların eline geçti. Kapaklarında boy gösterdikleri dergiyi kendi adlarıyla yeniden tanımlıyorlar. (Desaad sayı 1 ibaresi buradan geliyor)
Kötü karakterin spot altına alındığı yada onun gözüyle anlatılan hikayeler bunlar.
DC evreninin en korkulan kötüsü Darkseid'ın işkencecibaşı olan Desaad, bu hikayede kötücül gücünün erişemediği bir şey buluyor.
Earth 2 ile birlikte Yıldıray bu ay iki dergide birden arzı endam etti. Bakalım daha neler gelecek?
5 Eylül 2013
2 Eylül 2013
31 Ağustos 2013
30 Ağustos 2013
29 Ağustos 2013
Yıldıray Batman Superman'de
ABD'de dün çıkan Batman Superman dergisinin 3. sayısında tanıdık bir isim var. Greg Pak tarafından yazılıp, Jae Lee tarafından çizilen serinin bu ayki sayısında Clark ve Bruce'un çocukluktaki karşılaşmalarını anlatan bölümde Yıldıray sanatını konuşturuyor.
Kansas'taki çiftliğin uçsuz bucaksızlığı, henüz kaderlerine yazılı adalet savaşından uzakta bu iki oğlanın karşılaşmasına arkaplan yaratırken yaşamlarının ufkuna dair garip bir hissiyat da yansıyor panellere.
Çizen fırçanın ufku gibi, müthiş bir gelecek yaklaşıyor bu yana.
Kansas'taki çiftliğin uçsuz bucaksızlığı, henüz kaderlerine yazılı adalet savaşından uzakta bu iki oğlanın karşılaşmasına arkaplan yaratırken yaşamlarının ufkuna dair garip bir hissiyat da yansıyor panellere.
Çizen fırçanın ufku gibi, müthiş bir gelecek yaklaşıyor bu yana.
23 Ağustos 2013
21 Ağustos 2013
DİP Çıktı !
Çapa Çizgiroman Grubundan yeni bir kitap; DİP !
Henüz dağıtımı tamamlanmadı. Dağıtım noktaları netleştikçe buradan listeleyeceğiz.
Kitabın konusu ise şöyle;
Evinde sorunlar yaşayan bir mafya reisi, bir
bara baskınına gittiğinde kendini bambaşka bir “yeraltı dünyasında” bulur.
Bu dünyadan kendini ve adamlarını
kurtarabilmesi için cehenneme bir yolculuk yapması ve geri gelmesi
gerekecektir.
DİP ! Hastalıklı sahiplenmelerin karanlığında dibe sürüklenen ruhlar üzerine kaba fırça darbeleriyle bir hikaye.
DİP
ISBN 978-605-4777-14-3
İstanbul, Ağustos 2013
Kapak + 106 sayfa, siyah beyaz
İnternet Satış Noktaları
19 Ağustos 2013
Mahmud Asrar'ın Supergirl'üne Ödül
İngiltere'de 11-16 yaş arası öğrencilerin oylarıyla belirlediği "The Stan Lee Excelsior Award" organizasyonunda Mahmud'un çizdiği ve DC Comics'in 52 furyasında yenilenen karakterlerinden olan Supergirl'ün ilk cildi birinciliğe değer bulundu. (dibine kadar hem de)
Bu ödülün güzel tarafı, katılımcı okullarda kütüphaneci veya ilgili öğretmen tarafından öğrencilerin okumasına sunulan 8 grafik roman üzerinden seçimin dolaysızca öğrenciler tarafından yapılması. Yani gelecek nesillerin çizgiroman okuma alışkanlıkları desteklenirken, yaşlarına uygun seçeneklerle yönlendirme de yapılıyor.
Artık tescillendi; Biz yetişkinlerin (he heh) ve 11-16 yaş aralığındaki çocuklar/gençlerin okumaktan keyif aldıkları bir çizgiroman Süpergirl. (bu da bayağı geniş bir yaş aralığına tekabül ediyor evlatlarım. ah siyatiklerim ahh)
Ayrıntılı bilgi için tıklayın.
Bu ödülün güzel tarafı, katılımcı okullarda kütüphaneci veya ilgili öğretmen tarafından öğrencilerin okumasına sunulan 8 grafik roman üzerinden seçimin dolaysızca öğrenciler tarafından yapılması. Yani gelecek nesillerin çizgiroman okuma alışkanlıkları desteklenirken, yaşlarına uygun seçeneklerle yönlendirme de yapılıyor.
Artık tescillendi; Biz yetişkinlerin (he heh) ve 11-16 yaş aralığındaki çocuklar/gençlerin okumaktan keyif aldıkları bir çizgiroman Süpergirl. (bu da bayağı geniş bir yaş aralığına tekabül ediyor evlatlarım. ah siyatiklerim ahh)
Ayrıntılı bilgi için tıklayın.
7 Ağustos 2013
6 Ağustos 2013
Karabasan: Damlalar Gölge'de
Haziran sayısında ilk yarısı yayımlanan Damlalar hikayesinin diğer yarısı bu ay Gölge e-derginin ağustos (sayı 71) sayısında yayımlandı.
Dergiye ulaşmak için tıklayın.
Dergiye ulaşmak için tıklayın.
25 Temmuz 2013
Bildiğimiz Şeyler
Birisi size “Onları
dava ettim” dediğinde kafanızda adalet arayışında bir mağdur ve onun karşısında bir suçlu
fikri oluşur. Politikacıların ağzından işlerine geldiğinde duya geldiğiniz“suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar,
kimse suçlu sayılamaz.” (masumiyet karinesi) düsturu sosyal ilişkilerde pek
işlemez. Karşınızda “Fikirlerimi çaldılar,
ben de dava ettim onları!” diyen biri varsa hemen dersiniz ki “Haklı olmasa uğraşır mı? Ateş olmayan
yerden duman çıkar mı?”
Kimse bu duruma sorgulayıcı bir bakış açısıyla yaklaşmaz. Dava
sonucu beklemek bir yana, bahsedilen eserleri okuyup kendi kararınızı vermeye
de niyetlenmez. Elle tutulur kanıt olup olmadığını umursamadan karşısındaki ile
empati kurar, hırsıza söversiniz. Sözde Mağdurun (SM) uzun uzun anlatacağı
hikâyeler, malsız kalmış dedikodu pazarında kapış kapış gider.
Dünyada binlerce iyi yazar varken, bula bula onun fikirleri
çalınan SM, camiada başka bir gözle bakılır olur. Öyle ya, birileri onun
fikrini çaldığına göre onda bir cevher gizli olsa gerek. Meyva hırsızı kuru
dala çıkacak değil ya!
Hele ki sevgili SM ağzı laf yapan, kelimeleri birbiri ardına
kurnazca dizme yeteneğine haiz biriyse, “gerçek” kimsenin yüzüne bakmadığı
zavallı bir yetim gibi köprü altlarında gizlenir, “miş gibi”ler saraylarda
ağırlanır.
Gerçek, kimsenin de umurunda değildir aslında. Üstü
örtülmüş, tanınmaz hale gelinceye dek dövülmüş, çamurların altına gömülmüştür.
Muteberleşme yolunda ilk fırsatı veren bu mezar unutulur gider.
Fakat zaman geçer, yağmurlar yağar, çamur akar gider.
Gerçek, öldürmesi zor bir şeydir dostlar.
---
Karabasan: Kehanet çizgiromanımız,
2003 yılının Temmuz ayında çıktı. Aynı yılın eylül ayında Ümit Kireççi, intihal (fikir hırsızlığı) suçlamasıyla
bizi dava etti. Karabasan’ın senaryosunun Sürgün hikayesinden çalındığını iddia
ediyordu.
Yedi yıl sonra 15/10/2010
tarihinde İstanbul 1. Fikri ve Sinai
Haklar Hukuk Mahkemesinde lehimize karar alınarak, çizgi romanımızın
intihal olmadığına karar verilerek Ümit Kireççi’nin tüm iddiaları red edildi.
Başlangıçtan beri dava sonucunu bekleyerek sessiz kalmıştık
ve karar üzerine dava sonucunu yazılı olarak duyurduk.
Fakat ÜK henüz
dava sonuçlanmadı diyerek bizi şaşırttı ; Mahkemece verilen kararın temyiz
incelemesi için Yargıtay’a başvurmuştu. Yagıtay yaptığı inceleme de İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk
Mahkemesi’nin kararını yerinde bularak ONANMASINA karar verdi. Artık hukuk
yolu kapanmıştı.
Tam 10 yıl süresince ilk başta bahsettiğimiz yaklaşım
nedeniyle tahakküm altında kaldık, fikir hırsızlığı çamuruyla lekelendik.
O halde bizi aşağılarken, birilerini mazlum ve çalmaya
tenezzül edilecek fikirlerin sahibi olarak yücelten bu suçlamadan bahsetmenin
zamanı geldi artık.
Ü.K. dava sürecinde 100 sayfaya yakın dilekçe ve dilekçe eki
yazdı. Ama suçlamasının özü her dilekçesinde tekrarlanan ve tam hali ilk
02/06/2004 tarihli dilekçesinde yer alan 20maddeydi.
Yani bu 20 maddelik liste, sözde fikir hırsızlığının delillerini açıklıyordu.
Çizgiroman ve senaryo uzmanı Ü.K. ilk 2 maddede şöyle diyordu:
“ 1) Sürgün 2 Ankara’nin genel bir planıyla başlar
ve şehrin Ankara olduğu daha da vurgulamak için Anıtkabir gösterilir.
Karabasan’da da aynı amaç güdülerek ilk kare Galata kulesi ve Boğaz köprüsü
olarak değiştirilmiştir.
2) öykü gizemi
arttırmak için gece başlatılır, yine gecedir.
....”
Listenin geri kalanı her iki işi de okumamış kişiler için
pek bir şey ifade etmeyecektir. Detaya giren, tipik çizgiroman ve
fantastik/korku janrının gereçlerini sıralayan diğer maddelerle canınızı
sıkmayacağız ama 20 çalıntı noktanın ilk ikisi buydu işte;
“iki hikayenin de gece,
şehir görüntüsüyla başlaması !”
Başka söze gerek var mı?
Dava dosyası, doğal olarak bilirkişi kurullarınca incelendi.
Toplamda 3 Bilirkişi heyeti 9 bilirkişi ve toplam 5 bilirkişi kurul raporunun hemfikir olması sonucunda
mahkeme hakimi kaçınılmaz olarak lehimize karar verdi.
Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda
karar aynı şekilde onandı.Üzerimize atılı itham
asılsızdı!
Hikayenin sonu.
Terazinin bir yanında bir kişinin
iddiaları, diğer yanda 9 bilirkişi, 5 bilirkişi raporu, bir mahkeme, bir yüksek
mahkeme kararı. Mesnetsiz sözlere kanmış, sözkonusu işleri elerinde tutup
okuyarak kendi kararlarını oluşturma fırsatı bulmamış arkadaşlar, bunca yıl sonra teraziye bakıp cevap verin lütfen;
Bu hikayede kim suçlu, kim mağdur?
---
Biz zaten biliyorduk ama bilmeyenlere haber verelim dedik;
Karabasan, Yıldıray Çınar ve Hakan Tacal tarafından yaratılan özgün bir işti ve hep öyle kaldı.
Okuyanlar bilir.
PS. Lütfen Sürgün
dönemine dair gelişi güzel ortaya atılan kirli bilgilere itibar etmeyin, yüksek
sesle konuşan tek bir kişinin hayallerini, sessiz dört kişinin gerçeklerinden
üstte tutmayın. En azından Sürgün hikâyesinin yaratıcısı ve 1. Sayı senaristi Suat
Efe Us’a ayıp etmiş olursunuz.
18 Temmuz 2013
Bitti Biter
Güzelim Çapa külliyatımız stokta tükendi.
Çapa Çizgiroman Grubunun 10.yılını vesile ederek çeşitli fanzinlerinde yayımlanmış işleri derleyip toplayarak 400 sayfalık kocaman bir fanzin çizgiroman antolojisi olarak sunduğu ÇAPA, Pandora gibi büyük kitabevi sistemlerinde artık "Tükendi" etiketiyle işaretlendi.
"Ne mutlu kütüphanemde ÇAPA var diyene" özlü sözüyle noktayı koyalım. :)
Çapa Çizgiroman Grubunun 10.yılını vesile ederek çeşitli fanzinlerinde yayımlanmış işleri derleyip toplayarak 400 sayfalık kocaman bir fanzin çizgiroman antolojisi olarak sunduğu ÇAPA, Pandora gibi büyük kitabevi sistemlerinde artık "Tükendi" etiketiyle işaretlendi.
"Ne mutlu kütüphanemde ÇAPA var diyene" özlü sözüyle noktayı koyalım. :)
26 Haziran 2013
Yıldıray DRAW'da
Amerika'da Çizgiroman kültürü üzerine önemli periodik yayınlar ve kitaplar çıkartan saygın bir yayınevi olan Twomorrows Publishing'den çıkan ve çizgiroman sanatının çizerlik kısmına yoğunlaşan Draw dergisi bu ay çıkan 25. sayısında Yıldıray Çınar'ı konuk ediyor.
Kapakta "DC'nin Yükselen Yıldızı" olarak tanıtılan Yıldıray söyleşisi, kendisi de emektar bir çizer olan Mike Manley tarafından yapılmış. Söyleşide Yıldıray'ın sanat geçmişi ve çizgiromana bakışı ayrıntılarıyla ele alınıyor. Bu söyleşinin ekinde Yıldıray'ın elinden çıkmış nefis işler de okuyucuların gözlerini şenlendiriyor.
Dergiyi fiziki yada e-dergi olarak ilgili sitesinden satın alabileceğiniz gibi önokuma pdf dosyasını da inceleyebilirsiniz.
Şiddete karşıyız ama bunu şiddetle tavsiye ediyoruz.

Dergiyi fiziki yada e-dergi olarak ilgili sitesinden satın alabileceğiniz gibi önokuma pdf dosyasını da inceleyebilirsiniz.
Şiddete karşıyız ama bunu şiddetle tavsiye ediyoruz.
6 Haziran 2013
Karabasan Gölge'de
Gölge e-derginin Haziran sayısında eski bir dost arz-ı endam ediyor. Kapaktaki Yıldıray Çınar imzalı illüstrasyon sürprizi açık ediyor zaten. Dile kolay 10 yıl önce gazete bayilerinde boy gösteren Karabasan farklı mecralarda bir iki kez görünse de kendini karanlıklarda tuttu çoğunlukla.
"Kehanet albümü dışında nerede görüldü ki?" diye sorarsanız hemen bir bilgi güncellemesi yapalım:
* Altyazı Sinema Dergisi sayı 25 eki Strip dergisinde "Ölümün Küçük Salonu" hikayesi (ocak 2004)
* Çapa Çizgiroman Grubu Sunar fanzinimizin 2. sayısında isimsiz hikaye (haziran 2005) (daha sonra Çapa külliyatında toplandı)
* Tam Macera dergisi 2 sayıda "Önce Botlarını Bağla" hikayesi (Mayıs 2007)
Şimdi ise Gölge e-dergide iki bölümlük Damlalar hikayesinin ilk bölümü Yıldıray ve Hakan eli ile karşınızda.
Ayrıca geçen ay 4 Mayıs 2013'de Kadıköy Büyülü Dükkan'da yapılan İvan Reis - Mahmud Asrar - Yıldıray Çınar imza günü üzerine Zeynep Bayraktar'ın izlenimleri "Bir İmza Gününden Arta Kalanlar" yazısında aktarılıyor.
Dergiyi okumak için Gölge dergi sitesinde yönlendirmeler mevcut.
"Kehanet albümü dışında nerede görüldü ki?" diye sorarsanız hemen bir bilgi güncellemesi yapalım:
* Altyazı Sinema Dergisi sayı 25 eki Strip dergisinde "Ölümün Küçük Salonu" hikayesi (ocak 2004)
* Çapa Çizgiroman Grubu Sunar fanzinimizin 2. sayısında isimsiz hikaye (haziran 2005) (daha sonra Çapa külliyatında toplandı)
* Tam Macera dergisi 2 sayıda "Önce Botlarını Bağla" hikayesi (Mayıs 2007)
Şimdi ise Gölge e-dergide iki bölümlük Damlalar hikayesinin ilk bölümü Yıldıray ve Hakan eli ile karşınızda.
Ayrıca geçen ay 4 Mayıs 2013'de Kadıköy Büyülü Dükkan'da yapılan İvan Reis - Mahmud Asrar - Yıldıray Çınar imza günü üzerine Zeynep Bayraktar'ın izlenimleri "Bir İmza Gününden Arta Kalanlar" yazısında aktarılıyor.
Dergiyi okumak için Gölge dergi sitesinde yönlendirmeler mevcut.
18 Mayıs 2013
11 Mayıs 2013
Gio 2013'de Karabasan
27 Nisan gecesi İstanbul Beyoğlu'ndaki İtalyan Kültür Merkezi salonunda düzenlenen FABİSAD Gio Ödüllerinde İllüstrasyon dalında birincilik ödülü Karabasan çalışmasıyla Mehmet Özen (Memed)'e verildi.
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından gelenekselleşmesi düşünülerek bu yıl ilki verilen ödül, duayen yazar Giovanni Scognamillo onuruna Gio ödülleri olarak adlandırıldı ve Roman, Hikaye ve İllüstrasyon dallarında veriliyor. İllüstrasyon dalında yerli hayali karakterlerin görselleştirilmesi isteniyor ve bu ilk yıl bizleri gururlandırarak bir Karabasan illüstrasyonu yaratan Memed ilk ödüle layik görüldü.
ilgili bağlantılar:
Fabisad , Memed , Karabasan
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından gelenekselleşmesi düşünülerek bu yıl ilki verilen ödül, duayen yazar Giovanni Scognamillo onuruna Gio ödülleri olarak adlandırıldı ve Roman, Hikaye ve İllüstrasyon dallarında veriliyor. İllüstrasyon dalında yerli hayali karakterlerin görselleştirilmesi isteniyor ve bu ilk yıl bizleri gururlandırarak bir Karabasan illüstrasyonu yaratan Memed ilk ödüle layik görüldü.
Fabisad , Memed , Karabasan
6 Nisan 2013
7 Şubat 2013
Almanya Comics Action
2012 Ekim ayına ait Almanya'da bir fuar manzarası. Arkadaki Mahmud ve Yıldıray. Öndeki arkadaş ise Greg Capullo... vay vay vayy
22 Ekim 2012
Yıldıray ve Mahmud KIRMIZI'da
Yıldıray ve Mahmud Hürriyet Kırmızı derginin Ekim sayısında spot ışık altında. Okumak için www.kirmizidergi.com
20 Ekim 2012
Kosova Notları
Bir odaya iki İtalyan,
iki Makedon, iki Türk ve bir Kosovalıyı koyarsanız ne konuşurlar? Bir eylül gecesi Gani’nin Prizren’deki odasında iseler cevap basit; çizgiroman! Yer yer tarzancanın en koyu şivesiyle üstelik.
![]() |
Plaketlerin verildiği törenden bir görünüm (sağda Fabiano) |
Balkanları ilk görüşüm güneşli, sıcak bir Eylül sabahıydı.
Doğu Avrupa’nın ırksal ve dinsel nefret acılarından payına düşeni yaşamış
bölgesi Balkanların tam göbeğinde, eski Yugoslavya’nın bağımsızlığını en son
kazanan parçasına; Kosova’ya
dağların arasından çalkalanarak alçalan bir uçaktaydık. Biraz uyku biraz korku
belasına kapalı tuttuğum gözlerimi açıp pencereden baktığımda gördüğüm bir
Haziran Anadolusundan farksız bir platoydu. Yıldıray ile beraber Prizren’de
bu yıl sekizincisi düzenlenen Kosova
Çizgiroman Festivaline katılmak üzere bu yolculuğa çıkmıştık.
Yeni cumhuriyetin başkenti Priştina’ya onbeş dakika uzaklıkta küçük bir havalimanı olan Adem Jashari havalimanından bizi alan
şöförümüz minareli köylerin dağıldığı bir ovadan, yeşil dolambaçlı bir dağdan,
ENKA’nın yapmakta olduğu Priştina-Tiran otobanının bir bölümünden geçirerek bir
saat içinde Prizren’e ulaştırdı bizi.
Tepedeki büyük kalenin gözetiminde akan Akdere’nin kıyısında uzanan Prizren iki üç katlı şirin binaları, Arnavut
kaldırımlı Şadırvan bölgesi,
birbirine sokulmuş küçük dükkanların sıralandığı caddeleri, hatta çevresini
saran Şar dağlarının yeşili ile Yıldıray’a Kastamonu’yu
hatırlattı.
Şehrin sürprizleri bu fiziksel benzerlikten ibaret değildi. Evimizden
kilometrelerce uzakta, sınır komşumuz olmayan bu ülkedeki otelimizde bizi
Silifke oyunhavası karşıladı. Otelin restaurantında şıkır şıkır hanımlar beyler
gerdan kırıp, bıkkın sünnet çocuğunu unutmuş kendilerinden geçiyordu. Odamıza
çıktığımızda da aynı desibelde bize eşlik eden bangırdı Silifke’den çıkmış,
Karadeniz türkülerine doğru akıyordu. Yabancılık beklerken Prizren bizi ters
köşeye yatırmıştı. Türk nüfusun azımsanmayacak oranda olduğu, Türkçenin her
yerde konuşulduğu bir yerdeydik. Prizren’deki üç günümüzde sokakta
gezerken, köftemizi, kahvemizi söylerken
hep kendi dilimizi kullandık.
Yerleştikten sonra etkinliğin merkezi olan eski Osmanlı hamam yapısına, adı üzerinde “Hamam”a gittik ve festivalinin organizatörü Gani (Sururi) ve diğer katılımcılarla tanıştık. Kıbrıs’tan karikatüristler Mustafa Tozaki , Arif Ali Albayrak, İtalya’dan Dampyr çizerleri Alessandro Bocci, Fabiano Ambu, Makedonya’dan Nikola Temkov, Toni Anastasovski, Vesna Nichevska- Saravinova, Fransa’dan Cent Alanter, Kosova’dan Agim Krasniqi .
Yerleştikten sonra etkinliğin merkezi olan eski Osmanlı hamam yapısına, adı üzerinde “Hamam”a gittik ve festivalinin organizatörü Gani (Sururi) ve diğer katılımcılarla tanıştık. Kıbrıs’tan karikatüristler Mustafa Tozaki , Arif Ali Albayrak, İtalya’dan Dampyr çizerleri Alessandro Bocci, Fabiano Ambu, Makedonya’dan Nikola Temkov, Toni Anastasovski, Vesna Nichevska- Saravinova, Fransa’dan Cent Alanter, Kosova’dan Agim Krasniqi .
Ekip tamamlanınca hep beraber Belediye Başkanını ziyaret
edip kahvesini içtik. Sonra yine Hamam’a dönerek Disney Fransa’da 7 yıl geriplan, layout, konsept sanatçısı olarak
çalışmış olan Cent’in Tarzan ve Şaşkın İmparator filmlerinin konsept defterleri üzerinden yaptığı
sunumu izledik. Kadraj hareketleri, açık koyu değerinin dikkat odaklı olarak
bir enstrümana dönüşünü gayet güzel açıkladı sağolsun.
Akşam ise Belediye yetkililerinin, Kosova’da görevli NATO’ya
bağlı KFOR subaylarının da katılımının olduğu bir açılış töreni ve müteakibinde
kokteyl ile devam etti. Hamamın kubbeli iki ana mekanında sergilenen, Doğu
Avrupa sanatçılarının ağırlıkta olduğu yüze yakın illüstrasyon, karikatür, çizgiroman
sayfaları ile zevkli bir seçki yaratılmıştı.
Bu noktada ister istemez içinde bulunduğumuz yapı ile ilgili
bir şeyler söyleme mecburiyeti hissediyorum. Belediyenin izniyle sergi mekânı
olarak kullanılan Hamam, yapısal olarak sağlam şekilde ayakta durmakla birlikte
sergileme için asgari aydınlatma düzeneği eklenmesi dışında oldukça ham bir
alan. Keşke kaynak bulabilseler, hatta keşke Türkiye Cumhuriyeti bu Osmanlı
yapısının yeniden işlevlendirilmesinde, müthiş bir sergi ve kültür merkezi
haline getirilmesinde destek olsa diye düşünüp durdum. Açılışa gelen TSK
mensupları ve Yunus Emre Vakfı yöneticileri ile temsil edilen Türkiye’nin
manevi desteklerinin yanı sıra eserleriyle de iz bırakması güzel olurdu.
Umarımız bir gün böyle güzel haberler de alırız.
Bir diğer Dampyr çizeri Fabiano
Ambu ise Bocci’ye nazaran daha
genç ve ham görünse de Bonelli’nin
güncel standart kalitesini tuturan bir çizer. Ambu’nun çizdiği maceraların
ülkemizde yayımlanması için daha yıllar var.
Yıldıray renkli
bir Süpermen eskizi patlattığında
herkes iyice kendine gelmişti. “DC
süperstar” fısıltıları taş kubbede yankılandı. Kimi çizer arkadaşların yan
odaya sessizce kaçıp kırmızı gözlerle çıktıkları dikkatimden kaçmadı. Yıldıray
çizgisiyle hepimizi dövdüğünde “ben alıştım ülenn” dedim içimden. Çizdik babam çizdik, sonra, kalktık dolandık,
diğer çizer arkadaşların çizimlerine baktık. Toni Anastasovski’nin mimari ve doğa
izlenimleri ile kurguladığı çizimi de çok beğendim. Mustafa bey bu esnada gelen
birilerini yakalamış onların karikatürünü çizip hediye ediyordu. Gani’nin
festival defterine de herkes bir şeyler çizdi. Yıldıray bir Karabasan eskizi bile patlattı bu
arada. Özlemişiz keratayı.
Şadırvan bölgesinde sohbetle geçen akşamın ardından
Prizren’deki son gecemizde Gani’nin evine davetliydik. Alessandro ve Fabiano
içinde Dampyr sayfa orjinallerinin de olduğu çizim klasörlerini getirmişti ve
hepimiz balıklama atladık. Alessandro’nun tekniği ve sabrı olağanüstüydü.
Orijinal çizim kolleksiyoneri olarak hayatımda ilk defa fumetti orijinal
sayfası gördüm. Amerikan formatından küçük , yaklaşık 25x35 cm ölçüsündeydiler.
Buna rağmen sayfadaki tek bir panel tüm sayfayı kaplasa dahi ayrıntısından bir
şey kaybetmezdi, öylesine ince ince işlenmişti tüm paneller. Müthişti.
Eğlenceli sohbetimiz İtalyan arkadaşlarımızın İngilizce bilmemesi, Alessandro’nun Fransızca bilmesi, ancak bunun da Makedon Nikola’nın az Fransızca bilgisi ile pek faydası olmaması neticesinde ilginç bir Kapalıçarşı iletişimi ile geçiyordu. Anladık ki çizgiroman ortak dilimizdi ve gayet iyi idare ettik. Alessandro’dan bir “art booklet”, Fabiano’dan bir özgün baskı hediyesi alınca Kosova’ya gelirken yanımızda getirdiğimiz Çapa ve Gorajun nüshalarını sergi salonunda dağıtıp bitirmiş olmaktan hayıflandık. Sanırım sohbet özellikle Fransa’daki piyasa hakkında bilgilenmek açısından faydalıydı. Fransız piyasası şimdiye dek duyduğum en yüksek ücretleri veriyormuş. Buna karşılık yayıncı beklentisi açısından yüksek bir çıta oluşturduğu da kesin. Bir diğer bilgi ise Sırpların fumettilerde İtalya’dan bir sayı geriden gelmeleri. Bizde hiç yayınlanmamış bir çok fumettinin Sırp baskılarını Gani’nin kütüphanesinde gördük. Sırbistan’da çizgiroman kültürü belli ki çok güçlü. Nikola, Hırvatistan’ın Makarska şehrinde düzenlenen Mafest ozganizasyonu için iyi şeyler söyledi. Makedonya’daki festival ise 7 yaşına giriyormuş.
Eğlenceli sohbetimiz İtalyan arkadaşlarımızın İngilizce bilmemesi, Alessandro’nun Fransızca bilmesi, ancak bunun da Makedon Nikola’nın az Fransızca bilgisi ile pek faydası olmaması neticesinde ilginç bir Kapalıçarşı iletişimi ile geçiyordu. Anladık ki çizgiroman ortak dilimizdi ve gayet iyi idare ettik. Alessandro’dan bir “art booklet”, Fabiano’dan bir özgün baskı hediyesi alınca Kosova’ya gelirken yanımızda getirdiğimiz Çapa ve Gorajun nüshalarını sergi salonunda dağıtıp bitirmiş olmaktan hayıflandık. Sanırım sohbet özellikle Fransa’daki piyasa hakkında bilgilenmek açısından faydalıydı. Fransız piyasası şimdiye dek duyduğum en yüksek ücretleri veriyormuş. Buna karşılık yayıncı beklentisi açısından yüksek bir çıta oluşturduğu da kesin. Bir diğer bilgi ise Sırpların fumettilerde İtalya’dan bir sayı geriden gelmeleri. Bizde hiç yayınlanmamış bir çok fumettinin Sırp baskılarını Gani’nin kütüphanesinde gördük. Sırbistan’da çizgiroman kültürü belli ki çok güçlü. Nikola, Hırvatistan’ın Makarska şehrinde düzenlenen Mafest ozganizasyonu için iyi şeyler söyledi. Makedonya’daki festival ise 7 yaşına giriyormuş.
Sırbistan ile Türkiye yayıncılığını karşılaştırmak moral
bozucu da olsa, esas düşünülmesi gereken Balkanlardaki çizgiroman kültürüne
ilişkin genel uyanıştı. İçimizdeki hayali kışkırtan bu Kosova deneyimi, sinemanın
ötesindeki kültür faaliyetlerini destekleyen bir yerel yönetim desteğinin
önemini ortaya koyuyor. Gani gibi azimli tek bir kişinin bile pekala uluslararası katılımcılı bir çizgiroman
festivali düzenleyebileceğini ispatlayan bir girişim. Bir de iki üç milyonluk
ülkeler Kosova, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan yedinci –sekizinci yılına
giren çizgiroman fuarları, festivalleri yaparken yetmiş milyonluk ülkemizde
böyle inatçı organizasyonların olmaması 500 adet basılan çizgiromanların sıkışıp
kaldığı küçük mağaranın mübesilidir belki de.
Darısı başımıza diyerek ayrıldım Balkanlardan.
Gezginler için
notlar: vizeye filan ihtiyacınız yok. THY ve Pegasus sıklıkla uçuyorlar.
Çantanızı sırtınıza vurup gidebileceğiniz bir ülke. Avrupa Birliğine üye
olmasalar da para birimi olarak euro’yu kullanıyorlar.Dünyanın en yüksek yakıt,
iletişim vs. vergilerine alışmış bizler için ekonomik bir ülke. Ve köfte… evet
köfte!
* Hakan Tacal'ın Gölge e-derginin Ekim 2012 tarihli 61.sayısında yayımlanan yazısı. ilgili bağlantı için tıklayın.
26 Eylül 2012
Yıldıray: EARTH 2'de !

3 Ağustos 2012
Yıldıray ile Hakan Kosova'da
Sekizincisi Eylül ayında düzenlenecek Kosova Çizgiroman ve Karikatür Festivaline Yıldıray ile Hakan konuk olarak katılacaklar.
Dört gün sürecek etkinlikte Avrupa'nın birçok ülkesinden sanatçılar katılacak.
26 Temmuz 2012
Point of Impact
17 Temmuz 2012
Koray Kuranel IMAGE COMICS'de
Jay Faerber'in yazıp Koray'ın çizdiği POINT OF IMPACT adlı dört sayılık mini seri Ekim ayında Amerika'da Image Comics tarafından yayımlanmaya başlıyor.
Güzel şeyler oluyor, daha da olacak...
Güzel şeyler oluyor, daha da olacak...
16 Temmuz 2012
Yıldıray Çınar HARAKİRİ'de
Kutlukhan Perker önderliğinde tekrar yayın hayatına başlayan HARAKİRİ'nin temmuz ve ağustos aylarında bayide kalacak ilk sayısında Yıldıray da yer alıyor. Değişik sayfalarda karşınıza çıkacak işlerinde klasik çizgiromanın çini -fırça- tram tadını keskin bir mizahla harmanlıyor.
Dergi uzun yıllar sonra yeni bir "En Kahraman Rıdvan" macerası çizen Bülent Arabacıoğlu'nın da varlığıyla Türk çizgi camiasının müthiş bir seçkisi olmuş durumda.
Kaçırmayın!
Dergi uzun yıllar sonra yeni bir "En Kahraman Rıdvan" macerası çizen Bülent Arabacıoğlu'nın da varlığıyla Türk çizgi camiasının müthiş bir seçkisi olmuş durumda.
Kaçırmayın!
3 Temmuz 2012
21 Haziran 2012
Yayıncılarımız
Eski ve yeni yayıncılarımız hareket halinde. Umarız bu değişiklikler ve yenilikler daha güzel gelişmelerin, güzel kitapların, yeni üretimlerin müjdecisidir.
Halihazırdaki yayıncımız Hoz Comics, pılı pırtıyı toplayıp Ayvalık'a göçtü, yeni kitaplarını Ege'nin serin sularına yakın şirin bir çıkmaz sokakta hazırlayacak. Kapı önünde soğuk limonata, çay kahve.. ohhh.
Ziyaretlerine gidince fotoğraf çekmediğim için aklımda kaldığınca karaladım sokaklarını sonradan. Gerçekte çok daha hoş, sakin bir avlu duygusu yaratan bir sokak.
Tabi gizemli Ayvalık etkisi ne şekilde yansır işe bilinmez (bkz. Rakı Balık Ayvalık)
HOZ Comics
Vehbibey Mahallesi,
Barbaros Caddesi,
Çıkmaz Sokak No: 3
AYVALIK / BALIKESİR
Çapa albüm ve Karabasan: Kehanet işlerimizin yayıncısı Arkabahçe Beşiktaş'ta yeni bir çizgiroman dükkanı açtı.
Arkabahçe Çizgiroman Dükkanı
Büyük Beşiktaş Çarşısı
No: 18-19 Beşiktaş/İSTANBUL
Kabalcı ve Kazan'ın arkasındaki büyük çarşının en alt katı, Kazan'a yakın merdivenin dibi.
Telefon: 0212 327 46 13
Halihazırdaki yayıncımız Hoz Comics, pılı pırtıyı toplayıp Ayvalık'a göçtü, yeni kitaplarını Ege'nin serin sularına yakın şirin bir çıkmaz sokakta hazırlayacak. Kapı önünde soğuk limonata, çay kahve.. ohhh.
Ziyaretlerine gidince fotoğraf çekmediğim için aklımda kaldığınca karaladım sokaklarını sonradan. Gerçekte çok daha hoş, sakin bir avlu duygusu yaratan bir sokak.
Tabi gizemli Ayvalık etkisi ne şekilde yansır işe bilinmez (bkz. Rakı Balık Ayvalık)
HOZ Comics
Vehbibey Mahallesi,
Barbaros Caddesi,
Çıkmaz Sokak No: 3
AYVALIK / BALIKESİR
Çapa albüm ve Karabasan: Kehanet işlerimizin yayıncısı Arkabahçe Beşiktaş'ta yeni bir çizgiroman dükkanı açtı.
Arkabahçe Çizgiroman Dükkanı
Büyük Beşiktaş Çarşısı
No: 18-19 Beşiktaş/İSTANBUL
Kabalcı ve Kazan'ın arkasındaki büyük çarşının en alt katı, Kazan'a yakın merdivenin dibi.
Telefon: 0212 327 46 13
25 Mayıs 2012
Çalıştaydan
Anadolu Üniversitesi GSF'deki Asrar-Çınar Çalıştayından bir kare.
Çalıştayda çizilenler için bağlantı şu şekilde; Yıldıray Batman, Mahmud Supergirl
Çalıştayda çizilenler için bağlantı şu şekilde; Yıldıray Batman, Mahmud Supergirl
18 Mayıs 2012
17 Mayıs 2012
4 Mayıs 2012
Fırsat !
Beyoğlu'ndaki nefis çizgiroman dükkanı Gon'da 400 sayfalık azman toplama albümümüz ÇAPA sadece 8 TL. Kaçırmayın deriz.
4 Nisan 2012
Ters Ninja; Yıldıray

İnternet aleminin sinema, çizgiroman ve popüler kültür konularında en doyurucu sitelerinden biri olan tersninja.com'da yayımlanan Yıldıray Çınar söyleşisi için bağlantınız burada.
Haberler...
Yıldıray Çınar Atina'da !
Mahmud Asrar Gölge'de


Yıldıray, 30 Mart- 1 Nisan tarihlerinde Atina'da düzenlenen Comicdom 2012 çizgiroman etkinliğinde konuktu.
Bir Panelde konuşmacı olarak yer alan ve bir eskiz atölyesi yürüten Yıldıray'ın verdiği röportajlardan biri için tıklayın.
Milo Manara (MANARAAAA!!!), Mike Carey (Unwritten) gibi dünyaca ünlü yaratıcıların katıldığı organizasyon vesilesi ile Yunanistan'da düzenlenen uluslararası bir çizgiroman etkinliğine katılan ilk Türk olma payesi de Yıldıray'ın oldu.
Mahmud Asrar Gölge'de
Gölge e-derginin Nisan sayısında Ahmet Yüksel'in gerçekleştirdiği Mahmud Asrar söyleşisi için bağlantınız burada.

Altın Madalyon Kapağı Yıldıray'dan
Çizgiroman e-dergiciliğinin yeni yüzü Altın Madalyon'un Nisan sayısının kapağı Yıldıray Çınar imzalı.
Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.

9 Mart 2012
GORAJUN fanzin
5 Mart 2012
Gölgede Çapa

Dergiyi okuyabileceğiniz çeşitli formatlar için giriş kapınız burada; Gölge e-dergi
2 Mart 2012
MAHMUD EAGLE ÖDÜLLERİNE ADAY !
16 Şubat 2012
8 Şubat 2012
22 Aralık 2011
8 Aralık 2011
Yıldıray Çınar İmza Günü


adres : Caferağa Mah. Neşet Ömer Sok. No :3/1 – Kadıköy
Telefon: 0216 345 14 06.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)